23 Şubat 2006 Perşembe

Feng var ama Shui kayıp!

Uzun süredir –ki bu süre senelere dayanıyor- uzakdoğu felsefesine ilgim vardı. Ne yazık ki yoğun okul ve iş temposundan bir türlü fırsat bulamadım. Ta ki bir arkadaşımın evine gidene kadar. O kadar huzur verici ve o kadar rahat bir ortamdı ki anlatamam. “Garip gelicek belki ama, evde tuhaf bir huzur var, cok rahat hissettim kendimi burda” diyince, “Feng Shui’yi uyguladim” demez mi. Az bi bilgi aldıktan sonra ‘Tamam! madem ki öğrenmem gereken birşeyler var dooğru kütüphaneye’ dedim içimden.
Geçenlerde kütüphaneye uğradim. Başladım aramaya.Biraz göz gezdirdikten sonra “heh anlıycağım dilden bişeyler yazıyor, kaptım bunu” diyip kitabı scan’den geçirip eve geldim.

Rahat bir kafayla okumaya başladım.

Işe ilk once kişinin ‘kua’ sayısını belirlemesiyle başlanılıyor. Nedir bu kua sayısı? Kua sayısı Feng Shui’ yi uygulamak icin kullanilan temel bir sayi. Dogum senemiz ile basliyoruz ise ve tek sayı olana kadar sayıları birbiriyle toplamaya devam ediyoruz. Mesela diyelim ki doğum senemiz 1985. 8+5= 13. 1+3= 4. Kua sayımız 4 olmuş oluyor. Peki napıcaz bu kua sayısını? kua sayısıyla kişinin uygun rengini, uygun ev dekorasyonunu, kişinin yönünü daha doğrusu yaşam enerjisinin daha iyi akmasini sağliyacak bilgileri bulucaz.

Her Kua sayısına göre birde yön var. Misal 1 sayısına güneydoğu, doğu, güney ve kuzey yönleri uygun diyelim. Bu demek oluyor ki kişi evin içerisindeki bu yönleri kendi enerjisinin daha iyi akmasi için dikkate almalı. Ayrıntıya girip başari yönü, sağlık yönü, romantik yönü,
gelişme yönü gibi olumlu yönler var. Bunların yanında birde olumsuz yönler; 5 ruh yönü (5 çeşitli kaza ya da başarıya giden engel yönü), 6 ölüm yönü (aşırı engeller, kaza ve hastalık).

Yönlerine göre kişi evini dekore etmesi gerekiyor. Mesela temel felsefe olarak şunu söyler “kapıdan eve girdiğinizde karşınızda duvar olmasın, eger var ise o zaman o duvarı ayna ile kaplayın” (tabi orda ayna olduğunu bilmeyen biri gece yarısı çarptığında toslamazsa oraya) “yatagınızın hemen önünde ayna bulunmasın” (Sabah kalktığınzda ‘Amanın öcü’ diye kalpten gitmemek içinmiş, valla kitap yazıyor) “lavaboya, süs olarak, çiçek vb. koymayın. Hatta fazla özen göstermeyin (karnaval havasına bürünmesin)” diyor.

Kitabı okudukça haliyle kendi evime göre dekorasyonu ve yönleri düşünmeye başladım.

“E ama… bizim eve uygulamaya başlarsam ben, evi yıkıp tekrardan inşa etmem gerekcek?!?”

Kıtabın sonlarına yaklaştıkca sayfalarda birbir arkasına daha hızlı çevirilmeye başladi…

“En iyisi mi Absinthe, sen odanı derli toplu tut, ortalıkta fazla ıvır zıvır şeyler olmasın ki ayağın takılıp bi yerini kırma (kaza yönünden bahsettik ya demin?!). Fazla eşya barındırma odanda ki ‘boğma’ (enerji akımından’da bahsedilmişti?!). Al sana uygulamalı Feng Shui!

Tamam her yeri pozitif enerjiyle dolduralım ama.. bi yere kadar canım!

Neyse absinthe.. kapatalım şimdi bu kitabı.. dur bakalım nerde kalmıştık?

“…..Mikroekonomik analiz üretici birimleri, firmaları ve tüketici birimleri, bireyleri tek tek inceler ve bu birimlerin veri şartlar altında karlarını/faydalarını nasıl maksimum…”

Kasiyer’in çıldırdığı an!

Özellikle bayanlara sesleniyorum! N’olursunuz alış- veriş yaparken kendinizi kaybetmeyin.

Yaklaşık 3 aydır uluslararası bir giyim mağazasında çalışıyorum. Hadi fazla merakta bırakmayıp mağazanın adı’nın “tropical bir meyve” nin olduğunuda ekleyim. Eger ki trend’i takip ediyorsaniz bilmemenize imkan yok.

Şimdi gelelim konumuza. Arkadaş arasında sürekli konusu açıldığında hiç anlam veremezdim. Sürekli, özellikle erkekler tarafından, bir bayan’ın alışveriş çılgınlığını anlayamadıkları konusu bahsedilirdi. “Yahu ne var, kadın bu. Sonuçta güzel giyinmesi gerekir, bakimlı olması gerekir elbet özen göstericek.” derdim.

Ama işe başladıktan sonra görüşlerim %80 değişti diyebilirim.
Inanın ben bile artık irite olur hale geldim. Bu yüzden aşağıda sıraladığım maddeler dikkat’e alınırsa, hem müşteri hemde karşısındaki kasiyer o kadar memnun olur ki bilemezsiniz. Eve mutlu mesut döner.

Şimdi gelelim maddelere. Bir kasiyeri çıldırtmamak ve hakkettiği hizmeti alabilmesi için siz sayın müsterimizin uyması gereken kurallar :

1- Eğer ki istediğiniz kıyafetleri alıp kasaya geldiyseniz, lütfen “pat” diye karman çorman bir şekilde kasiyerin suratına atmayın! Sonra kiyafetleri “ayıklamak” epey bir zaman alıyor (özellikle askılı birşey aldıysanız!) Bu işlem zaman aldığı için arkada kuyruk kilometrelerce uzuyor.
2- Kasa’nın arkasındaki stand’da gözlükler varsa sormadan kasa’nın arkasına geçmeyin. Bi kere sizin kasa arkasına gecmeniz yasak! Ayrıca self- service diye bir hizmet sunmuyoruz. Sorun kasiyer’e ve en kısa zamanda seçiminizi yapın ya alın ya da gidin. Bu kadar basit. “Ay şu mu güzel durdu bu mu güzel durdu” diyip kasiyer’in zamanını almayın. Alıcaksanız mağaza’da dolaşan birsüru satıcı eleman var, onlara sorun.
3- Banka kart’ıyla ödeme yapıcaksanız; kart’ı pos’dan geçirdikten sonra “aaa fiyatı girmeyi unuttunuz herhalde?!” demeyin! En kıl kapılan sorudur! Kasiyer’de olsa ınsandır. O kıyafetleri bi poşet’e koymasına izin verin. Sabırsızlanmayın!
4- Bu tür mağazalarda kasiyerler, özellikle haftasonları, tam gün çalışırlar. Düşünün; 20 yaşlarında bir kasiyer. P.tesi- Cuma okula gitmiş bi yığın ödev, rapor, tez, sunum hazırlaması için ajandası kabarmış. Buna ayrıca Cuma akşamı, Cumartesi ve Pazar günü bütün gün çalışması eklenmiş. Haliyle biraz yorgun düşmüş ve suratı azcık asık olabilir. Böyle bir kasiyer’e denk gelirseniz sakın “Biraz gülsen birşey kaybetmezsin” demeyin! Sakın! böyle diyince kasiyer üstünüze atlar alimallah uyarmadı demeyin. Siz zaten alışverişinizi en kısa sürede yaptığınız zaman kasiyer size kendiliğinden gülümseyecektir.
5- Eger kasa’da kimse yok ise ve kasiyer’in de harıl harıl başka bir iş ile uğrastıgını görmüyorsanız, korkmayın, gayet yanına yaklaşıp alış-verişinizi yapabilirsiniz. Ama kimse yokken gelmeyip, biri cesaret edip de kasa’ya geldiğinde sizin de hemen hucum etmeniz kasiyer’in çıldırmasına sebep olur!
6- Bir kasiyer sadece aldığınız ürünleri scan’den geçirip ödemenizi tamamlamak’la görevlendirilmez. Çünkü önünde durduğu şey sadece kasa değildir, aynı anda bilgisayardır. Gelen/ çıkan yeni/ eski koleksiyondaki kıyafetlerin giriş/ cıkış’ı, yeni kiyafetlerin fiyatlandırılması, muhasebe işlemleri vs. Evet bunların hepsini bir kasiyer yapıyor. Bu yüzden eğer ki bir kasiyer’i bir işle meşgul görürseniz üfleyip püflemenize gerek yok. Elbet size yardım edilecektir ama sabırlı olursanız tabi.
7- Özellikle “indirim günleri”nde sabah’ın köründe daha ‘bismillah’ diyip mağaza’yi açmadan evvel cam’a yapışmayın. Herkese yetecek kadar kıyafet var mağaza’da. Bu kadar gerginlik niye? Sakin olun!
8- Kasanın önünde kuyruk var ise üfleyip püflemeyin. O elinizdeki kıyafet’i almak mı istiyorsunuz? o zaman bekliyceksiniz. Beklemek istemiyorsanızda almazsınız.Ve yine özellikle “indirim günlerinde” sıra var diye mız mızlanmayın! Adı üstünde “indirim gün”ü yoğun olucak tabiki, bu kadar mantığa sığmaz birşey yok ortalıkta.
9- Fatura’nın arkasında yazan ya da kasiyer’in söyledikleri maddeleri yaban’a atmayın! Eğer ki 14 gün içinde değistirilir diyorsa 14 gün içinde değistirilir. 15. gün geldiğinizde reddedildiğinde “müdürünü çağır” demeyin! Elbet müdür’de aynı şeyi söyleyecektir o kasiyer ne diye duruyor orda?! Elbet prosedürü sizden iyi biliyordur. Rezil olursunuz sonra uyarmadı demeyin.

Işte böyle.. Eğer ki bu maddeler’e uyarsak, siz mutlu mesut bir şekilde cicilerinizi alıp, kasiyer ise yorgun bir günün sağ salim atlatmış üzere evinin yolunu tutmuş olucaktır.